Covid-19 Salgını Sırasında Uygulanan Sokağa Çıkma Yasağının Anayasaya Aykırılığı
Bu yazıda, Covid-19 salgını sırasında uygulanan sokağa çıkma yasağının kanuni dayanağı olmadığı ve sokağa çıkma yasağının ihlali nedeniyle idari para cezası kesilmesinin suçta ve cezada kanunilik ilkesini ihlal ettiğine dair 28 Şubat 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 17.01.2023 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ele alınacaktır.
İddialar
Başvurucu Mustafa Karakuş, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı 2020/34781 numaralı başvuru ile, 10.5.2020 günü saat 10.45 sıralarında kullanmakta olduğu araç ile seyir halinde iken İstanbul’un Çamlıca Gişeler mevkiinde kolluk görevlileri tarafından durdurularak, sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği gerekçesi ile 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 282. Maddesi uyarınca hakkında 3.180 TL idari para cezası uygulandığını, temel hak ve özgürlüklerin ulaşılabilir olmayan İçişleri Bakanlığı genelgesi ile kısıtlanamayacağını, sokağa çıkma yasağına dayanak olarak gösterilen 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nu 11. Maddesinin (c) bendi ile 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanun’un 27. Ve 72. Maddelerinde, bu yasağın Anayasa’nın 2. Maddesinde altı çizilen belirlilik ilkesine uygun şekilde uygulanabileceği yönünde bir düzenleme bulunmadığını, kanuni dayanağı olmayan eylemlerle temel hak ve özgürlüklere müdahale edilmesinin ve ceza uygulamasının suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Başvurucunun şikayetlerinin özü, uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması tedbirinin kanuni dayanağının olmadığı ve ilgili kanunda sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal eylemine karşılık gelen bir yaptırım bulunmadığı halde idari para cezası ile cezalandırıldığı iddiası ile Sulh Ceza Hakimliğine yapmış olduğu idari para cezasının iptali başvurunun reddedilmesidir. Başvurucunun ihlal iddiaları Anayasa’nın 38. Maddesinde güvence altına alınan “suçta ve cezada kanunilik ilkesi” kapsamında incelenmiştir.
Anayasa Mahkemesi Yorumu
Anayasa Mahkemesi, Anayasa’da temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları, ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerektiğini ve anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlemesini öngördüğü konularda, yasama organının temel kurallarını saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakmasının yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağını ifade etmiştir. Dolayısıyla temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına yönelik kanuni düzenlemelerle kanun koyucu tarafından temel esaslar, ilkeler ve çerçeve belirlendikten sonra diğer ayrıntıların düzenleyici işlemler ile belirlenebileceği kabul edilmiştir. Temel hak ve özgürlükler alanında yasama organının keyfiliğe izin vermeyen öngörülebilir düzenlemeler yapma zorunluluğu vardır. İdareye keyfi uygulamalara meydan verebilecek çok geniş bir takdir yetkisi tanınması Anayasa’ya aykırı olabilecektir.
Söz konusu olayda başvurucu, 1593 sayılı Kanun’un 282. Maddesinde yer alan “Bu Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket edenler veya zorunluluklara uymayanlara, idari para cezası verilir.” şeklindeki hüküm esas alınarak idari para cezası ile cezalandırılmıştır.
İdari para cezasına dair tutanakta başvurucunun yaptırım uygulanan eyleminin sokağa çıkma yasağını ihlal etme olduğu belirtilmiş ve yaptırımın kanuni dayanağı olarak 1593 sayılı Kanun’un 282. Maddesi gösterilmiştir.
1593 sayılı Kanun’un 282. Maddesinde “kanunda yazılı yasaklara aykırı hareket etme” veya “zorunluluklara uymama” unsurları yer almaktadır. Dolayısıyla, başvurucu hakkında düzenlenen tutanakta başvurucuya isnat edilen eylemin bahsi geçen unsurlarla uyumlu olup olmadığına bakılmış ve idari para cezasına konu olan sokağa çıkma eyleminin 1593 sayılı Kanun’da yazlı olan bir yasağa veya zorunluluğa tekabül edip etmediği hususu incelenmiştir. Ancak bu incelemede, sokağa çıkma kısıtlamasının 1593 sayılı Kanun’da öngörülen yasaklar arasında yer almamasına rağmen, İstanbul İl Umumi Hıfzısıhha Meclisi tarafından Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında tedbir olarak alındığı görülmüştür. Dolayısıyla İstanbul İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi tarafından alınan ve temel hak ve hürriyetlere sınırlama getiren tedbir, kanunda açıkça belirtilmemiş olup, İdarenin de kanuni bir dayanak olmadan ilk elden temel hak ve hürriyetleri sınırlandırmasının düşünülemeyeceği belirtilmiştir. “Zorunluluklara uymama” unsuru bakımından ise, 1593 sayılı Kanunda “il ve ilçe umumi hıfzıssıhha meclisleri tarafından alınan tedbirlere uygun davranmanın bireyler açısından mecburi” olduğuna ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı görüldünden, bu unsurun da idari para cezasına konu edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi Hükmü
Bu nedenle 1593 sayılı Kanun’un 282. Maddesinde yer alan “bu Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket etme veya zorunluluklara uymama” hükmünün başvurucuya isnat edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme fiilini kapsamadığı dolayısıyla yasağın kanuni bir dayanağı olmadığı ve kanunda kabahat olarak yazılmayan bir fiil nedeniyle idari para cezası kesilmesi şeklindeki uygulama nedeniyle Anayasa’nın 38. Maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Av. Arb. Ezgi KUMAŞ