23 Şubat 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2018/24539 Başvuru numaralı Anayasa Mahkemesi kararında, başvurucu yüksek lisans eğitimi için gerekli kaynakların temin edilmemesi nedeniyle eğitim hakkının ve ceza infaz kurumu idaresinin kendisine ailesi tarafından gönderilen kitabı teslim etmemesine karşı yaptığı şikayetin infaz hakimliğinde esas yönünde değerlendirilmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunmuştur.

Başvurucu yüksek lisans öğrencisi olduğunu, tezini yazmak için gerekli kaynakların verilmediğini, bilgisayar kullanma imkanı sağlanmadığını ve kendisine ailesi tarafından gönderilen “infaz hukuku” adlı kitabın Ceza İnfaz Kurumu tarafından kendisine teslim edilmediğini iddia etmiştir. Başvurucu, idarenin bu işleminin kaldırılmasına ilişkin İnfaz Hakimliğine başvurmuş, İnfaz Hakimliği ise kitabın kendisine verilmesi talebinin öncelikle Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu ile İnfaz Kurumunun ilgili birimleri tarafından değerlendirilerek, değerlendirme sonucu verilen bu karara karşı başvurucu tarafından itiraz etmesi halinde talebin değerlendirileceğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermiştir. İşbu karara karşı yapılan itirazı inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek itirazı reddetmiştir.

Başvurucunun eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiası hakkında, Anayasa Mahkemesi önceki kararlarına atıf yapmak suretiyle, Anayasa’nın 42. Maddesinin devlete ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülere eğitim ve öğrenim imkanı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük getirmediğini, ceza infaz kurumlarının işlevi ve amacı kapsamında tutuklu ve hükümlülerin hakları ceza infaz kurumuna girmekle zaten sınırlandırılmıştır demek suretiyle tam zamanlı eğitim faaliyetlerine devam edememelerini Anayasa’nın 42. Maddesinin birinci fıkrası kapsamında eğitim hakkından yoksun bırakılma olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir.

Adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia bakımından ise, “infaz hukuku” adlı kitabın kendisine teslim edilmemesiyle ilgili olarak Ceza İnfaz Kurumu tarafından kitabın herhangi bir gerekçe sunulmadan başvurucuya verilmemesine ilişkin eylemlerin de bir tür işlem ya da faaliyet olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve bunun da İnfaz Hakimliği tarafından denetlenebilir olduğu dikkate alındığında, ilgili kuruma başvurmasına rağmen talep hakkında İnfaz Hakimliği tarafından bir değerlendirme yapılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Kanaatimce, başvurucuya bahsi geçen kitabın Ceza İnfaz Kurumu tarafından verilmemesi işlem veya eyleminin Anayasa’nın 26. Maddesinde güvence altına alınan haber ve fikir alma özgürlüğü ve dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturmaktadır. (Anayasa Mahkemesi’nin 2015/13046 Başvuru numaralı 22/3/2018 tarihli kararı) Dolayısıyla başvurucunun, ailesi tarafından kendisine gönderilen kitabın idare tarafından herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin verilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğüne müdahale edildiği iddiasında bulunmuş olsa idi, Anayasa Mahkemesi’nin bu hakkın ihlal edilip edilmediğini değerlendirmeye alması söz konusu olabilecektir.

Yine kanaatimce, söz konusu kararda Anayasa Mahkemesi her ne kadar, Anayasa Mahkemesi’nin 42. Maddesinin devlete ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu hükümlülere eğitim ve öğrenim imkanı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük getirmediğini ve tutuklu ve hükümlülerin eğitim ve öğrenim imkanlarının ceza infaz kurumuna girmekle zaten kısıtlandığını belirtmiş ise de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Velyo Velev v. Bulgaria, başvuru no 16032/07, 2014, § 34; Uzun v. Turkey başvuru no 37866/18, (dec.), 2020, §§ 25-34 hükümleri uyarınca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 1 Numaralı Protokolün 2. Maddesi sözleşmeci Devletlere her koşulda hükümlülere eğitim olanağı sağlanması noktasında pozitif yükümlülük getirmemekle birlikte, halihazırda böyle bir eğitim olanağı/tesisi/imkanı bulunduğu durumda eğitim hakkının keyfi ve makul olmayan kısıtlamalara konu olmaması gerektiğine dikkat çekmektedir. Aynı kararlarda, herhangi bir kısıtlamanın, makul, meşru bir amaca yönelik ve bu amaçla ölçülü olması gerektiği vurgulanmıştır. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi’nin bahsi geçen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları kapsamında başvurucunun iddia etmiş olduğu bilgisayar kullanımının kısıtlanmasına ilişkin olarak bu kısıtlamanın makul, meşru bir amaca yönelik ve amaçla ölçülü olup olmadığı hususlarında değerlendirme yapmaması doğru değildir.

Av. Arb. Ezgi KUMAŞ

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

× CONTACT US ON WHATSAPP